Mali Hakların Devri Ve Lisans

GİRİŞ

          Yaygınlaşan kitle iletişim araçlarının getirdiği en büyük değişikliklerden biri kuşkusuz ki bir fikri eserin sahipliği ve yarattığı ekonomik değerlerin ölçüsüdür. Öyle ki bir fikri eser yaratıcısı öldükten yıllar sonra dahi yeni değerler yaratabilmektedir. Fikri eserler sıkı sıkıya yaratıcısına bağlı olmanın yanı sıra ekonomik bir değer olarak da alınıp satılabilme ihtiyacı oluşmaktadır.

          Fikri eserlerin ekonomik sürece katılabilmesi için alelade eşyalar gibi tasarruf edilebilmesi gerekmektedir. Ancak bunun yanında eser sahibinin manevi haklarının zedelenmesinin de önüne geçilmelidir.

          İşbu makale ile fikri haklar için kanunda öngörülen devir ve lisans haklarının incelemesi yapılacaktır.

I. FİKRİ ESER

          Fikri mülkiyet hukukunda eser sözlük anlamından ya da borçlar kanunundaki anlamından farklı olarak kişinin sadece fikrî faaliyeti sonucu ortaya koyduğu ve hukuki bakımdan değer ifade eden neticelerdir.

          Subjektif unsur, eser sahibinin hususiyetini taşıma, eseri meydana getirmek isteyen bir kişi üstün bir uğraş veya yetenek gerektirmeyen şekilde aynı ürünü ortaya koyabiliyorsa eser sahibinin hususiyetini taşımıyor demektir.

          Objektif unsur, fiziki bir unsur üzerine kaydedilmişlik, iktisaden değerlendirmeye elverişli olmayı ifade eder.

          Eser türleri kanunda sınırlı sayıda olup FSEK kapsamında eserden bahsedebilmek için bu bahse konu fikri ürünün bu sayılı kategorilerden birine girmesi gerekmektedir[1].         

          Kanunda sayılı olan eser türler ilim ve edebiyat eserleri,  musiki eserleri, güzel sanat eserleri, sinema eserleri, işlemeler ve derlemelerdir.

II. ESER SAHİPLİĞİ

          Asıl eser sahipliği, eseri meydana getiren kişidir. Bir kişinin eser sahibi olması için yalnızca eseri meydana getirmesi yeterlidir. Kayıt veya bildirim şartı bulunmamaktadır.

          Çalışanların Eser Sahipliği FSEK m. 18/2 de düzenlenmiş olup “Aralarındaki özel sözleşmeden veya işin mahiyetinden aksi anlaşılmadıkça; memur, hizmetli ve işçilerin işlerini görürken meydana getirdikleri eserler üzerindeki haklar bunları çalıştıran veya tayin edenlerce kullanılır. Tüzel kişilerin uzuvları hakkında da bu kural uygulanır.” Hükmüne haizdir.

          Burada anlaşılması gereken çalıştıranın direkt olarak eser sahibi olduğu değil eserin mali haklarını kullanma yetkisi bulunduğu. Bu hak kanundan gelen bir hak olup mali hakların devrine ilişkin şekil şartlarını düzenleyen m. 52 hükmüne de uygun olmak zorunda değildir.

          Sinema eserlerinde; yönetmen, özgün müzik bestecisi, senaryo yazarı ve diyalog yazarı, eserin birlikte sahibidirler. Canlandırma tekniğiyle yapılmış sinema eserlerinde, animatör de eserin birlikte sahipleri arasındadır.

III. ESER ÜZERİNDEKİ HAKLAR

          Eser üzerindeki haklar kanunda yapılan ayrımla da paralel olarak manevi ve mali haklar olarak ayrılarak incelenmektedir.

          Manevi haklar eser sahibinin münhasıran şahsına bağlı haklardır.

          Mali haklar ise üçüncü kişilere bedel karşılığı ya da bedelsiz olarak devredilebilir.

A. MANEVİ HAKLAR

          Manevi haklar eser sahibinin şahsına bağlı olarak ifade edilse de şahsi haklar ile karıştırılmamalıdır. Zira eser sahibi öldükten sonra da eser üzerindeki manevi hakların kullanımı madde 19 kapsamındaki kişilerce mümkündür.

          Manevi haklar ise kamuya sunma, isim verme, değişiklikten men etme olarak sayılabilir.

B. MALİ HAKLAR

          Eserden ekonomik anlamda kazanım elde etmeyi sağlayan haklardır. Aynı zamanda bu yetki ekonomik gelirin şeklini tayin etme ve 3. kişilerin eserden yararlanmasını engelleme hakkı da taşır.

          Mali haklar devir,kira, ödünç, lisans, haciz, rehin, vasiyet gibi çeşitli hukuki işlemlere konu olabilmektedir.

          FSEK m. 20-25 arasında düzenlenmiş olup işleme, çoğaltma, yayma, temsil ve umuma iletim haklarından  oluşur.

IV. MALİ HAKLARIN DEVRİ

          Devir konusu FSEK m. 48’de Eser sahibi veya mirasçıları kendilerine kanunen tanınan mali hakları süre, yer ve muhteva itibariyle mahdut veya gayrimahdut, karşılıklı veya karşılıksız olarak başkalarına devredebilirler denilerek düzenlenmiştir.

          Devir sınırlandırılmış ya da sınırlandırılmamış olabilir. Aynı şekilde karşılıklı ya da karşılıksız olarak devredilebilir.

          FSEK madde 49 Eser sahibi veya mirasçılarından mali bir hak veya böyle bir hakkı kullanma ruhsatını iktisap etmiş olan bir kimse, ancak bunların yazılı muvafakatiyle bu hakkı veya kullanma ruhsatını diğer birine devredebilir.

          Bu onay işleminin her bir devir işlemi için yazılı olarak ve net bir biçimde verilmelidir. Aksi halde gerçekleştirilen işlem askıda hükümsüz olur.

          Tamamlanmış eserlerin mali hakları yönünden devir taahhüdü verilebileceği gibi henüz mevcut olmayan eserler bakımından da taahhütte bulunabilir.

          Tamamlanmamış eserlerin hakları yönünden taahhüt mümkün ise de bunların devri mümkün değildir. Ancak uygulamada özellikle sinema eserleri yönünden devir sözleşmeleri eser meydana gelmeden önce yapılmaktadır. Ancak doktrinde bir görüş (Arslanlı, Hirsch, Tüysüz) bu şekildeki devir sözleşmelerinin geçersiz olmakla birlikte taahhüt olarak ayakta tutulabileceğini ifade etmiştir. Nitekim Yargıtay da 2005 tarihli bir kararında benzer bir görüşü ifade etmiştir.

          Taahhütler ise ihbar tarihinden bir yıl sonra hüküm ifade etmek üzere iki taraf yönünden de feshedilebilir. Taahhüdün feshedilmesi halinde kanuna uygun hareket edilmiş olması kaydıyla bir tazminat yükümlülüğü doğmayacaktır. Sözleşmeye de aksi yönde hüküm konamayacaktır

          Mali hakları devralan kişinin eser sahibinin manevi haklarına zarar vermeme yükümlülüğü devam eder.

          Mali hakların devri ayni etkiye sahip bir tasarruf işlemi olduğundan işlemin dayandığı hukuki sebep de geçerli olmalıdır. Bunun yanı sıra hakkı devreden kişinin hakkın varlığını ispatla yükümlü olduğu ifade edilmiştir. Bu konuda FSEK m 53 hükmü Borçlar Kanunundaki alacağın temliki hükümlerine atıf yapmış olup devrin ivazlı ve ivazsız olmasına göre ayrım yapılması gerekmektedir.

          Alacağın devri herhangi bir karşılık alınmadan ivazsız olarak yapılıyorsa devredenin hakkın sahibi olduğunu ispat yükümlülüğü bulunmamaktadır. Devralan devir gerçekleştiği anda karşı tarafın yetkisiz olduğunu biliyor ise tazminata hak kazanmayacaktır.

          Hakkın mevcut olması gerektiği gibi devri yetkisinin de mevcut olması gerekmektedir. Devretmeye yetkisi olmayan birinden kazanılan hak korunmamaktadır. Kişinin iyi niyetli olup olmaması bu sonucu değiştirmez.

          Devralan devredenin halefi haline gelir ve mali haklara yönelik tecavüzlere karşı dava açabilme hakkını kazanır.

          Ancak bu tecavüzlere karşı dava açma hakkı mali haklar yönünden mevcut olup manevi haklar yönünden böyle bir hak bulunmamaktadır.

          Mali haklar yazılı bir sözleşme ile devredilmesi şarttır. Sözleşmeye konu tüm haklar da yazılı şekilde ayrı ayrı gösterilmelidir.

V. RUHSAT (LİSANS)

            Mali hakların hak sahibi üzerinde kalarak bu haklar üzerinde karşı tarafa yalnızca kullanım yetkisi verilmesidir.

          Eser üzerindeki hakların tamamı üzerinde anlaşılabileceği gibi belli bir kısım üzerindeki kullanım hakkı da devredilebilir. Ruhsata konu haklar yer,yön, haklar bakımından sınırlandırılabilir. Bir eser üzerinde tam (inhisari) ruhsat tanınması bunun sınırlandırılamayacağı anlamına gelmez.

          Ücret, lisans sözleşmesinin zorunlu bir unsur değildir

          Ruhsat hakkının niteliği yönünden doktrinde tartışma bulunmaktadır. Bir kısım yazarlar ruhsat işleminin borçlandırıcı bir işlem olduğunu öne sürerken diğer bir kısım ise ruhsat verme işleminin bir tasarruf olduğunu öne sürmektedir. Tasarruf olarak kabul edilmesi halinde üçüncü kişilere karşı öne sürülebilecektir.

          FSEK kapsamında ruhsat hakları basit ve tam olarak ikiye ayrılmıştır.

          Ruhsat mali hak sahibinin başkalarına da aynı hakkı vermesine engel değilse basit ruhsat, yalnız bir kimseye mahsus ise tam ruhsattır.

          Kanun veya sözleşmeden aksi anlaşılmadıkça her ruhsat basit sayılır.

A.  BASİT RUHSAT

            FSEK m. 56/3 E göre basit ruhsata hasılat kirasına ilişkin hükümler uygulanır. 

          Bu kapsamda TBK 366’da düzenlenen alt kira yasağının kıyasen basit ruhsat yönünden uygulanabileceği görüşü hakimdir.

B.  TAM RUHSAT

          Sözleşmede aksine bir hüküm yoksa tam ruhsat veren verdiği hakkı kendisi de kullanamayacaktır.

          FSEK 56/3 hükmüne göre tam ruhsatlar hakkında intifa hakkına dair hükümler uygulanır.

          Bu durum özellikle tam ruhsat sahibinden önce ruhsat hakkı kazananların kazanımları yönünden önem arz etmektedir.

          Hakkın kullanılmasının devri, hakkın kendisinin devrini engellememektedir. Ancak hakkın kullanımı tam lisans ile devredilmişse bu lisans, hakkı devralan kişilere karşı da ileri sürülebilmelidir. Zira FSEK’te tam lisanslar bakımından bir ayni hak olan intifa hakkına yapılan atıf bunu gerektirmektedir.

SONUÇ

            Fikri eserden kaynaklı mali hakların devri veya bu hakların bir kısmının devri FSEK kapsamında mümkündür. Devir sınırlandırılmış ya da sınırlandırılmamış olabilir. Eser sahibinden farklı bir kişinin mali hakları devrediyor olması halinde her devirde eser sahibinden onay alınmalıdır.

          Tamamlanmamış eserler yönünden devri söz konusu olamaz ancak devir taahhüdü verilebilir. Taahhütler ise ihbar tarihinden bir yıl sonra hüküm ifade etmek üzere iki taraf yönünden de feshedilebilir. Devralan devredenin halefi haline gelir ve mali haklara yönelik tecavüzlere karşı dava açabilme hakkını kazanır.

            Mali hakların devrinin yazılı bir sözleşme ile yapılması gerekmektedir.

          Mali hakların kullanım yetkisinin devrine ise ruhsat denmektedir. FSEK kapsamında ruhsat hakları basit ve tam olarak ikiye ayrılmıştır. Ruhsat mali hak sahibinin başkalarına da aynı hakkı vermesine engel değilse basit ruhsat, yalnız bir kimseye mahsus ise tam ruhsattır.


[1] EVRENSEL Alperen, TELİF HAKKI SÖZLEŞMESİ VE HAKLARIN DEVRİ, Seçkin Yayınevi , Ankara, 2019, s. 26-28